28 Sep
28Sep

Hayatta çoğumuzun kulağına yerleşmiş bir cümle vardır:

“Bu kadar emek verdin, devam et!”

Bir işe, bir hobiye, bir ilişkiye ya da bir yolculuğa yıllar vermişizdir.

İçimizden bir ses artık bunun bize iyi gelmediğini söyler ama başka bir ses hemen devreye girer:

“Bunca zaman, bunca çaba… Bırakamazsın.”Ben de bu cümleyi hem çevremden hem de kendi iç sesimden çok duydum.

Ama yıllar içinde fark ettiğim bir şey var:

Gerçekten değerli olan, emek verdiğimiz için değil, kalbimiz hâlâ istediği için devam edebilmektir.

Psikoloji ve Felsefenin Bırakma Sanatı

Bir şeye devam etme baskısının ardında çoğu zaman kaybetme korkusu ve performans kaygısı bulunur.

Psikolojide buna “batık maliyet yanılgısı” denir.

Bu kavram, geçmişte harcadığımız zaman ve emek yüzünden artık bize fayda sağlamayan bir şeye tutunmaya devam etme eğilimimizi açıklar.

Aslında bu, ekonomik ya da duygusal bir kaybı kabul etmemek için kendimizi zorlamamızdan başka bir şey değildir.Felsefe de bu konuda benzer bir noktaya dikkat çeker.

Stoacı düşünürler, “kontrol edebildiklerine odaklan, edemediklerini bırak” der.

Bir yolculuğu bırakmak, hayatın doğal akışına uyum sağlamaktır.

Bu, kayıp değil; gelişimin bir parçasıdır.

Deneyimler ve Seçimlerin Değişimi

Benim yolculuğumda bu farkındalık hem işim hem de kişisel ilgilerim üzerinden netleşti.

Mesleğim müzik öğretmenliği; bu alan hâlâ içimi besliyor.

Bunun yanında farklı spiritüel eğitimlere ve atölyelere de katıldım.

Her biri bana kendimi tanıma, derinleşme ve hayatı farklı açılardan görme fırsatı sundu.

Ama bunların hepsini bugün hâlâ uygulamak zorunda değilim.

İçimden geleni seçiyorum, bana şu anda iyi gelenleri hayatımda tutuyorum.

Ve zamanla bu seçimler değişebiliyor.

Bu değişim, kayıp değil; tam tersine, gelişimin doğal akışı.Eskiden “bunca emek verdim, devam etmeliyim” derdim.

Şimdi biliyorum ki bir deneyim tamamlandığında onu şükranla bırakmak, aslında onu onurlandırmaktır.

Onay İhtiyacını Fark Etmek

Bu süreçte öğrendiğim bir başka önemli konu da onay ihtiyacı.

Yaptığımız her şeyde bir aferin, bir alkış, bir takdir beklentisi var.

Bu doğal ama tehlikeli bir nokta:

Çünkü beklenti arttıkça, keyif aldığımız eylem bile yük hâline gelebiliyor.Artık fark ediyorum ki esas önemli olan yaptığım şeyi gerçekten seviyor olmam.

Kimse görmese de, kimse alkışlamasa da sadece deneyimin kendisinden beslenebilmek…

İşte asıl özgürlük burada.

Bırakmanın Gücü

Bir şeyi bırakmak onu değersiz kılmaz.

Aksine, o deneyimin tamamlandığını kabul etmek ve yeni alanlara yer açmak demektir.

Belki bir eğitim, bir hobi, bir şehir ya da bir ilişki sana öğretmesi gerekeni öğretti ve artık yoluna devam etme zamanı geldi.

Bu kayıp değil; yaşamın seni bir sonraki durağa davet etmesi.Hayat, sonuna kadar devam ettirmek zorunda olduğumuz bir görev listesi değil.

Gerçek özgürlük, sadece gerçekten istediğin için devam etmektir.

Senin Yolculuğun

Belki senin de hayatında böyle alanlar vardır.

Başta çok severek başladığın ama artık içten içe tamamlandığını hissettiğin…

Kendine şu soruyu sor:

“Bu yolda gerçekten kalbim istediği için mi devam ediyorum,

yoksa sadece emek verdim diye mi tutunuyorum?”Eğer cevap ikincisiyse, belki de artık bırakmanın zamanı gelmiştir.

Çünkü bazen en cesur adım, bitirmek değil, bırakmaktır.

Sevgiyle

PB

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.