03 Aug
03Aug

Bazen sosyal medyadan uzaklaştığımızı fark ederiz. Planlı bir detoks gibi değil. İçsel bir yorgunlukla, elimiz o ikonun üstüne gitmemeye başlar. Gündelik akışlarımızda yer tutan bu dijital alanlar bilgi kaynağı kadar yoğun bir kirliliği de beraberinde getirebiliyor. İşte geçtiğimiz günlerde ben de tam böyle bir kopuş yaşadım. Sebepsiz gibi görünse de aslında çok şeyin biriktiği bir yerden…

Sosyal medya bir yönüyle haber almanın, dünyadan haberdar olmanın en hızlı yollarından biri. Ama aynı zamanda manipülasyonun, karşılaştırmanın, yetersizlik duygusunun, umutsuzluğun da alanı ve bazen gerçekten fazla geliyor. Bu sadece bir ekran yorgunluğu değil, vicdan yorgunluğu.Kadına şiddet, doğaya zulüm, hayvana kıyım…

Bir yerden sonra insan “Bunun sonu yok mu?” diye soruyor. Vicdan bu kadar sessiz mi? Özgürlükleri alınmış canlar, gözümüzün önünde kesilen ormanlar... Bunlar artık sadece haber değil, sinir sistemimizi alt üst eden gerçekler.


Bu noktada zihnimde ustamın yıllar önce söylediği o cümle beliriyor:

“Her sabah bir Aydınlık FM ve bir Karanlık FM ile uyanırsın. Hangisini açıyorsun?”

Bu kadar açık aslında. Dualite her yerde. Gündüzün içinde gece var. Gece karanlık ama bazen en net yıldızlar o karanlıkta görünür. Hepimiz iyilik ve kötülükle doğuyoruz ama hayatımızı seçimlerimizle şekillendiriyoruz. Öfkelendiğimizde ne yapacağımızı, bir cana nasıl davranacağımızı, neyi izleyip neyi paylaşacağımızı biz seçiyoruz.

Hepimiz dönüşüyoruz. Ben de yıllar önce arabayla salyangozlara bastığımda o sesi duyduğumda keyif almış bir çocuktum. Bugün ise daha kontrollü hale geldim. Şamanik öğretilerle, doğayla temas ettikçe duyarlılığım değişti. Demek ki olabiliyor. Geriye dönüp pişmanlıkla değil, farkındalıkla ilerleyebiliyoruz.


Hiç mi vicdanı yok? diye sorguladığım zamanlarda karşıma çıkan bir videoda, bir arkadaşım yollamıştı. Ruh taşımayan varlıklar olduğunu söyleniyordu. Hissiz, tepki vermeyen, sadece zarar veren insanlar… Belki... Ruhla yaşamak başka bir bilinç hali çünkü. 

Peki, Ne Yapacağız?

O kadar bilgi, şiddet ve karmaşanın içinde nasıl dengede kalacağız? Bir tarafımız her şeyi görmek istiyor, diğer tarafımız artık görmek istemiyor. Bu çok anlaşılır bir hal ama sorumluluğumuzu da unutmamalıyız.Her yaşın bir stresi var. Öğrencilerde sınav, yetişkinlerde geçim, yaşlılarda yalnızlık… Fakat hayat sadece baskıdan ibaret değil. Bizi iyi tutacak şey, bu karmaşanın içinde hala iyi kalabilmek. Hala nefes alıp merkezimize dönebilmek.

Küçük Çözüm Önerileri:

  • Bilgi tüketimini seçici hale getirmek. Ne izliyoruz, ne okuyoruz?
  • Günün belli bir saatini sessizliğe ayırmak.
  • Ruhumuzu besleyen kişilere ve doğaya yakın olmak.
  • Yardım etmenin bir yolunu bulmak (çok küçük bile olabilir).
  • Dengeyi meditasyonla, dua ile, nefesle hatırlamak.


Mini Farkındalık Meditasyonu

Şimdi gözlerini kapat.
Sadece bir nefes al.
Bu nefesin içinde her şey var. Korkuların, öfken, karışıklığın, sevgin ve ışığın…
Bir nefesle hepsine yer aç.
Şimdi içinden, sadece kendine sor:
“Ben bugün hangi hali seçiyorum?”
Ve cevabını duyduğunda… sadece onunla kal.
Her neyse, seçebilme gücün var.
Ve bu güç, seni her zaman iyileştirir.


SEVGİYLE

PB

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.