22 Jun
22Jun

Geçtiğimiz hafta katıldığım mindfulness sempozyumu, yaşamıma farklı bir perspektiften bakmamı sağladı. Özellikle mindfulness ve değerler arasındaki bağlantı üzerine yapılan vurgular, zihnimde pek çok kapı açtı. İyi hissetmenin bir süreç olduğunu ve bunun sonucunun bir hediye niteliğinde olduğunu belirten değerli konuşmacılardan biri, bizlere güçlü bir soru sordu: "Her ne yapıyorsan, bunu ne için yapıyorsun?"

Bu sorunun "neden" yerine "ne için" olması, sıradan bir sorgulamanın ötesine geçerek bizi kendi iç dünyamızın derinliklerine götürüyor. Deneyimli bir uzmanın da ifade ettiği gibi, "ne için" sorusunun altında değerler yatıyor. Şu an bu yazıyı okumanızın, bir işi yapmanızın ya da bir sohbetin içinde olmanızın altında yatan "ne için" sorusu, aslında sizi o eyleme sürükleyen temel değerlerinizi fısıldıyor.

Değerler Neden Önemli?

Peki, bu değerler neden bu kadar önemli? Değerler, tıpkı bir pusula gibi yaşam yolculuğumuzda bize yön gösteren temel inançlarımız ve ilkelerimizdir. Onlar, neye öncelik verdiğimizi, neyin bizim için anlamlı olduğunu ve hangi yönde ilerlemek istediğimizi belirler. Kendi değerlerimizi bilmek, hayatımızdaki kararlarımızı daha bilinçli ve tutarlı bir şekilde almamızı sağlar. Bir anlamda, değerleriniz eylemlerinizin niteliğini belirler. Bir eyleme kendimizi adamak, o eylemin altında yatan değerlerimizle ne kadar uyumlu olduğumuzla doğrudan ilişkilidir.

Değerlerimizle uyumlu yaşadığımızda, içsel bir tatmin ve anlam duygusu hissederiz. Aksine, değerlerimizle çelişen eylemlerde bulunduğumuzda ise huzursuzluk, tatminsizlik ve boşluk hissi yaşayabiliriz. Bu yüzden değerleri keşfetmek, otantik ve anlamlı bir yaşam sürmenin anahtarıdır.

Duygularımızın Aynası: Değerler

Hissettiğimiz her duygunun altında bir değerin yattığını öğrenmek benim için oldukça vurucuydu. "Acından kanarsın" ifadesi, aslında yaşadığımız yoğun duygusal deneyimlerin ardında yatan güçlü değerlerin bir göstergesi. Örneğin, haksızlığa uğradığımızda hissettiğimiz öfke, adalet değerimize verilen önemi işaret ederken, bir başarı karşısında hissettiğimiz gurur, belki de gelişim ya da yeterlilik değerlerimizle bağlantılı olabilir. Duygularımız, adeta içsel bir radar gibi çalışarak değerlerimizin hangi noktalarda tetiklendiğini bize gösterir. Olumsuz duygular bile, üzerinde çalışılması gereken bir değeri işaret edebilir.

Zamanı ve mekanı unuttuğumuz anlar, bizi tamamen içine çeken o deneyimler, aslında bizi besleyen değerlerle derin bir bağ kurduğumuz anlardır. Sempozyumda yaptığımız o kısa meditatif çalışma da bunun en güzel örneklerinden biriydi. Gözlerimizi kapatıp en mutlu anılarımızdan birine, en sevdiğimiz yemeği yediğimiz bir ana gittiğimizde, o anın içinde bizi besleyen ve var eden değerleri hissetmek, gerçekten de büyüleyiciydi. Bu tür anlar, bize hangi değerlerin hayatımızda gerçekten önemli olduğunu fısıldar.


Kendi Değerlerimizi Nasıl Tespit Edebiliriz?

Peki, bu görünmez pusulayı, yani kendi değerlerimizi nasıl ortaya çıkarabiliriz? İşte burada sempozyumda da bizlere yöneltilen ve yukarıda bahsedilen sorular devreye giriyor. Bu sorular, içsel bir keşif yolculuğuna çıkmak için harika bir başlangıç noktası sunuyor:

  • Zor zamanlarda seni ayakta tutan neydi? Bu soru, dirençliliğinizin ve dayanıklılığınızın temelinde yatan değerleri ortaya çıkarır.
  • Küçükken hangi konular seni heyecanlandırırdı? Bu ilgi hangi değerinin erken izlerini taşıyor olabilir? Çocukluktaki tutkularımız, genellikle ileriki yaşlarda şekillenen değerlerimizin ilk tohumlarını barındırır.
  • Son bir yıl içinde sizi en çok duygulandıran bir olay neydi? O olayda hangi değer derinlemesine harekete geçmişti? Yoğun duygusal tepkiler, değerlerimizin güçlü bir şekilde tetiklendiği anlardır.
  • Bugüne kadar aldığınız en zor ama en anlamlı karar neydi? Bu kararda hangi değerinin etkisi vardı? Zorlu seçimler, genellikle en temel değerlerimizle yüzleştiğimiz anlardır.
  • Sizi en çok gururlandıran bir anınızı düşünün ve orada hangi değer ya da değerleriniz vardı? Gurur duyduğumuz anlar, değerlerimizle uyumlu hareket ettiğimizin göstergesidir.
  • Eğer bir gün boyunca sizi kimse yargılamayacak olsaydı ne yapardınız? Bu hangi değeri ifade ederdi? Bu soru, toplumsal beklentilerin ötesinde, gerçekten neye değer verdiğinizi ortaya çıkarabilir.

Bu sorular, yaşamınızın dönüm noktalarına, sizi siz yapan anlara ve derinlerde yatan inançlarınıza ışık tutuyor. Cevaplar, belki de şimdiye kadar farkında bile olmadığınız değerlerinizi yüzeye çıkaracak. Bu sorulara içtenlikle yanıt vermek, kendinizi ve önceliklerinizi daha iyi anlamanıza yardımcı olacak güçlü bir egzersizdir.

Yaralarımızı Şifaya Dönüştürmek

"Derdim dermanım olmuş, bunu sonradan fark ettim" cümlesi ise, yaşamın dönüştürücü gücünü ve zorlukların aslında potansiyel dersler taşıdığını gösteriyor. Şamanik öğretilerde de benzer bir yaklaşımla yaraların şifaya dönüştürülmesi fikri, acıların aslında birer katalizör olabileceğine işaret ediyor. Önemli olan, bu acıların içinde bizi gerçekten neyin beslediğini, hangi değerlerimizin o anlarda bizi ayakta tuttuğunu görebilmek. Kendi değerlerimizi belirlemek, karşılaştığımız zorluklara karşı daha dirençli olmamızı ve potansiyel dersleri daha net görmemizi sağlar.

Unutmayın, iyi hissetmek bir süreçtir, sonuç ise bunun hediyesidir. Ve bu süreçte size rehberlik eden en güçlü araçlardan biri, kendinize "ne için" yaptığınızı sormak ve bu sorunun altında yatan değerlerinizi keşfetmektir. Kendi değerlerinizin farkında olmak, attığınız her adımda daha bilinçli ve adanmış bir yaşam sürmenize yardımcı olacaktır.

SEVGİYLE

PB 

İçerik yapay zeka destekli hazırlanmıştır.

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.