27 Apr
27Apr

Hayatta bazı anlar vardır; sanki küçük bir olay, iç dünyana koca bir pencere açar.
Benim için bu pencere, beklemediğim bir anda, bir kedinin minik adımlarıyla aralandı.
İkili İlişkilerimde, bağ kurarken yaşadığım derin ama görünmez kaygıların, bu küçücük canla yaşadığım temas sayesinde tekrar gün yüzüne çıktığını fark ettim.Bu sadece bir kedi sahiplenme hikâyesi değil; bu, kendi gölge yönlerimle yüzleşme ve kalbimi yeni bir dengeye taşıma süreciydi.

Eskiden daha mesafeli olduğum kedilere karşı, içimde daha yumuşak bir yer açılmıştı. Zaten hayat çoğu zaman böyle; insanın dış dünyadaki temasları, iç dünyasındaki değişimleri de yansıtır. Bahçede karşılaştığım bir kediyle aşama aşama yakınlık kurduk. Süreç köpeğimle eş zamanlı ilerledi. 
Başta temkinliydim, ama sonra bu küçük dost, sevgisini öyle ustaca ve doğal bir şekilde açtı ki, kendimizi her gün onunla oyun oynarken, onu severken, onu beklerken bulduk. 

İçten içe şunu sorgulamaya başladım:

  • Bugün yeterince ilgilendim mi?
  • Az mı sevdim çok mu sevdim?
  • Ya giderse?
  • Ya benden sıkılırsa?

Ve bir gün ansızın, bu minik varlıkla yaşadığım bu duygu gelgitinin, aslında ikili ilişkilerde yaşadığım duygu durumuyla aynı olduğunu fark ettim.
İşte bu gerçek bir aydınlanma anıydı.

Hayatında biri olmayabilir. Oradaki yaranın iyileşmesi gerekiyorsa, evren bir yolunu bulur. 

İlişkilerde de böyle değil miydi?

İlişkilerde "kontrol" duygusu arttıkça, sevgi akışı azalır.
Kendi akışına, sevgine, doğallığına güvenmek, ilişkileri hem daha sağlıklı hem de daha keyifli kılar. 

Kendini tamamen açmak, birini hayatına almak, bazen korku dolu bir alanı aşmayı gerektirir. Kendini korumak istersin, düzenini bozmak istemezsin ama gerçek bağlar, tam da bu konfor alanının ötesinde doğar.

Şimdi kucağımda, minik bir kedi yavrusu var.
Ve biliyorum ki, onun sayesinde içimdeki bazı taşlar yerinden oynadı.
Sadece bir kedi sahiplenmedim.
Bağ kurmanın, sevgiyi akıtmanın ve kendine güvenmenin daha temiz bir halini öğrendim.Kendi içimde bir adım attım.
Ve bazen en büyük adımlar, en küçük patilerle atılıyor. 

Konfor Alanı 

  • Konfor alanı, kişinin kendini güvende, alışık ve kontrolü elinde hissettiği durumları tanımlar.
  • Psikologlar, konfor alanının "düşük stres - yüksek güvenlik" bölgesi olduğunu söyler.
  • Ancak, gelişim ve değişim, konfor alanının dışında gerçekleşir.
  • Bu alandan çıktığımızda "büyüme bölgesi"ne gireriz: yeni şeyler öğreniriz, yeni duygularla başa çıkarız, esneriz, güçleniriz.
  • Bir kedi sahiplenmek gibi sorumluluklar, konfor alanını doğal bir şekilde genişleten deneyimlerdir.
  • Hafif stres kişisel büyümeyi tetikler. Çok fazla stres zararlıdır, ama hafif stres yeni beceriler edinmemizi sağlar.

Bağ Kurma ve İlişkiler

  • Küçük yaşlardan itibaren yaşadığımız bağlanma deneyimleri, yetişkinlikteki ilişkilerimizi etkiler.
  • Kaygılı bağlanan bireyler, sevdiklerinin onları terk edeceğinden korkar, fazla ilgi gösterip karşılık bekleyebilir.
  • Kediyi severken hissettiğin "Az mı sevdim? Ya giderse?" gibi düşünceler, bu mekanizmayı tetiklemiş.
  • Ancak en sağlıklı bağlanma biçimi "güvenli bağlanma"dır: İlgiyi doğal veririz, karşılık beklemeden akıtırız.
  • İçinden geldiği gibi sevip sonucu kontrol etmeye çalışmamak, güvenli bağlanma becerisini güçlendirir.

Yetişkinlerdeki temel bağlanma stilleri

  • Güvenli: Rahat, sevgi dolu, güvenli. Kendine ve partnere güvenir. Yakınlık sever ama bağımsızlığı korur. Açık iletişim kurar, partnerin ihtiyaçlarına duyarlıdır. Dengeli ve saygılı ilişkiler yaşar.
  • Kaygılı: Yoğun yakınlık ve onay ister. Partnerin sevgisinden sürekli endişelenir. Reddedilme korkusu yüksektir, "yapışkan" olabilir. Kıskançlık ve güvensizlik eğilimlidir.
  • Kaçıngan: Yakın ilişkilerden rahatsız olur, bağımsızlığa aşırı önem verir. Duygusal mesafeyi korur, partnerin yakınlaşma çabalarını reddedebilir. Bağlanmaktan ve derin paylaşımlardan kaçınır.
  • Korkulu-Kaçıngan: Hem yakınlık ister hem de reddedilmekten çok korkar. Bu yüzden ilişkilerinde tutarsız davranır. Hem yakınlaşma arzusu hem de uzaklaşma ihtiyacı vardır.

Hayat, sürekli değişen bir akıştır. Hiçbir bağ, hiçbir ilişki, hiçbir canlı sabit kalmaz. Bu yüzden sevgiyi ve varlığı o an içinde kucaklamak gerekir. "Ya giderse?" kaygısını bırakıp, "Şu an buradasın ve bu güzellik var." diyebilmek, gerçek özgürlüktür.


SEVGİYLE

PB

İçerik yapay zeka desteklidir.


Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.