Birçok insan için değer duygusunun temeli, çocuklukta karşılaştığı koşullu sevgiyle şekillenir. Sevildiğini hissetmek, çoğu zaman “iyi davranmak”, “başarmak”, “uyum sağlamak” gibi davranışlarla ilişkilendirilir. Yetişkinlikte ise bu kalıp devam eder:
“Bir şey yaparsam değerliyim.”Bu nedenle dışarıdan gelen eleştiriler, eksik kalan başarılar veya ilişkiselde yaşanan kırılmalar, değeri kökünden sarsıyor gibi hissedilir.
Zihnimiz, bir olayı otomatik olarak geçmiş deneyimlerle eşleştirir. Bu nedenle bir tetiklenme yaşadığımızda aslında bugünkü olaydan çok, geçmişin kaydı aktive olur. Zihin “yeniden değer kaybettin” gibi bir yorum üretir. Oysa gerçek durum çoğu zaman bundan çok daha sade ve nötrdür.
Çünkü dışarıdan gelen onay “ödünç bir değer hissi” yaratır.
Kalıcı değildir; sürekli yenisini ister. Onay bittiğinde değer duygusu da düşer.Sürdürülebilir olan, içeriden gelen değerdir.
Kendi varlığımızla, seçimlerimizle, duruşumuzla, niyetimizle inşa ettiğimiz değer.
Hayır.
Bu kalıp, özellikle yüksek performanslı, üretken, sorumluluk sahibi insanların sık yaşadığı bir yanılgıdır.Durduğunda içinin sıkışması, huzursuzluk, “yetersizim” hissi gelmesi bir savunma mekanizmasıdır. Bu, başarının bağımlılığa dönüşmüş versiyonudur.
Ama şefkatle fark edildiğinde dönüşebilir.
Bir iş başarılı olduğunda kendimizi değerli hissetmemiz doğal.
Ancak bu başarı olmadığında çökmeye neden oluyorsa, burada değer değil performans kimliği devrededir.Bu farkındalık bile büyük bir adımdır.
İçsel diyalog çok önemlidir:
Kendine böyle yaklaştığında iç sistem rahatlar ve beden de gevşer.
Kesinlikle değil.
Kendine değer veren biri, sınırlarını korur, daha net olur, daha sağlıklı ilişkiler kurar ve başkalarına daha temiz bir enerjiyle yaklaşır.
Bu bencillik değil; sağlıklı bir öz bakım hâlidir.
Değersizlik tetiklendiğinde beden genellikle şöyle konuşur:
Beden “bir yerde bir sınır aşıldı” ya da “eski bir kayıt aktif oldu” demeye çalışır.
Çünkü ilişkiler aynadır.
Karşı tarafın tavrı, bizim en derin yaralarımızı yansıtabilir.
Yakınlık arttıkça tetiklenmeler de artar.Bu alanı yönetmenin yolu:
Kendi değerini partnerden bağımsız bir yere koymak.
Doğmuş olman bile bir mucizedir.
Sen dünyada bir iz, bir etki, bir enerji, bir tema taşıyorsun.
Bu değer, “yaptıklarına” değil, “olduğuna” bağlıdır.Her insan “biricik frekansı”yla değerlidir.
Değer duygusu bir varış değil; süreçtir.
Bazen çok güçlü hissedersin, bazen sallanır.
Ama içsel değerini hatırladığın her an kendine dönmüş olursun.Her hâlinle yeterli, yeterince iyi ve değerlisin.
SEVGİYLE
PB