18 Oct
18Oct

Bazı sabahlar olur, uyandığında güneş vardır ama içinde ışık yoktur.

Kahveni içersin, bildik şarkıları açarsın, oysa hiçbir şeyin anlamı yoktur.

Ne sevinç, ne hüzün... Ruhunun sesi sanki uzak bir yerden yankılanır gibi — ama sen onu duyamazsın.

İşte bu, yorgun ruhun fısıltısıdır.Bu bir “hastalık” değil.

Bir alarm da değil.

Bu, ruhun kendi enerjisini geri çekip dinlenmeye geçtiği, içsel bir “gece vakti”dir.

Tıpkı doğada her şeyin döngüyle var olması gibi, ruh da bazen kendi kışına çekilir.

Neden olur?

Kendini sürekli bir şey olmaya zorlarsan, ruh bir noktada “artık yeter” der.

Zihin “devam et” diye bastırırken, ruh sessizce geri çekilir.

Çünkü enerjini sadece dış dünyaya harcadığında, içteki kaynak kurur.

Ve bu kuraklıkta, hiçbir şeyin tadı kalmaz.Yorgun ruh sendromu genellikle üç temel yerden doğar:

  1. Zorlama: “Yapmalıyım” cümlesinin altında ezilmek.
  2. Dağılma: Herkese yetişmeye çalışırken kendine dönememek.
  3. Bağ kopuşu: Kalbinle, doğayla, nefesinle, ruhunun kaynağıyla bağını yitirmek.

Psikoloji bu durumu duygusal tükenmişlik olarak tanımlar; şamanik dilde ise buna ruh parçalarının dağılması denir.

İkisi de aynı gerçeği söyler:

Bir parçan artık seninle değildir.

Kolektif Yorgunluk ve Ruhun Umudu

Son dönemde hepimiz, bir yandan kendi iç dünyamızda dengeyi korumaya çalışırken bir yandan da dünyanın ağırlığını omuzlarımızda hissediyoruz.

Savaşlar, belirsizlikler, adaletsizlikler, doğanın çığlığı…

Sanki kolektif bir “yorgunluk bulutu” hepimizin üzerinden geçiyor.Bazen “Her şey olması gerektiği gibi.” diyoruz ama içimizden bir ses de fısıldıyor:

“Gerçekten mi? Çünkü şu an hiçbir şey iyi görünmüyor.”Bu çelişki ruhu yoruyor.

Bir yanımız umutla kalmaya çalışırken diğer yanımız dünyadaki acıya tanıklık ediyor.

Ve bu iki uç arasında gidip gelirken ruhun enerjisi tükenebiliyor.Böyle zamanlarda “yorgunluk sendromu” yalnızca kişisel değil, kolektif bir deneyim haline gelir.

Hepimiz aynı alanı soluyoruz.

Bu yüzden bazen kendi adına değil, tüm insanlık adına da yorgun hissedebilirsin.

Bu normaldir.

Ruh, dünyanın ağırlığını da hisseder.

🌿 Peki ne yapabiliriz?

  1. Dozlu bağlantı:
    Gündeme tamamen kapanmak da, içinde kaybolmak da dengeyi bozar.
    Günde belli bir zaman diliminde haberleri al, sonra bilincini kalbine geri döndür.
  2. Kolektif şifa niyeti:
    Meditasyonlarında sadece kendin için değil, dünya için de nefes ver.
    “Dünya nefes alabilsin.” niyetini kalbinden geçir.
  3. Gerçeği ve umudu birlikte taşımak:
    Gerçekleri görmezden gelmek ruhu küçültür, umudu kaybetmek ise onu söndürür.
    İkisini birlikte taşıyabildiğinde olgun bir ruh olursun.

Ve hatırla; yorgun ruh, umudunu kaybetmiş ruh değildir.

Sadece biraz sessizlik, biraz sevgi, biraz doğallık ister.

Tüm fırtınalara rağmen, insanlık hâlâ kalpten iyileşmeyi öğreniyor.

Şamanik Bakış: Ruhun Parçalarını Geri Çağırmak

Eski şamanlara göre, insan her büyük stres, korku ya da kalp kırıklığında ruhunun küçük bir parçasını kaybeder.

O parça, acı anında “çok fazla” gelen duygudan korunmak için ayrılır.

Sen yaşamaya devam edersin, ama artık biraz eksik hissedersin.

Zamanla o eksiklik büyür.

Bir noktada, hiçbir şeyin tam gelmemesinin nedeni budur.Ruh, geri dönmek ister ama seni sakin, yumuşak ve farkında bir halde bulmak ister.

Bu yüzden, yorgun ruh halinin içindeyken yapman gereken şey bir şeyler yapmak değil — durmaktır.

Durmak, sessizleşmek, nefese dönmek.

Çünkü sessizlikte, ruh seni yeniden bulur.

 Küçük Bir Egzersiz: Ruhunu Toplamak

Şimdi gözlerini kapat.

Bir nefes al.

Ve nefes verirken, seni yoran her şeyi yavaşça serbest bırak.Bir kez daha nefes al…

Bu sefer, sanki dağılmış parçalarını nefesinle geri çağırıyormuşsun gibi.

Nerede kaldıysan, orada bir parça seni bekliyor.

Belki bir konuşmanın içinde, belki geçmiş bir kırgınlığın kenarında.

Her nefeste o parçaları topladığını hisset.

Ruhun, bedene geri dönüyor.

Kalbinin ortasında, yeniden bir bütün olmanın huzurunu duy.Bu kadar.

Ne kadar sade, o kadar etkili.

Çünkü ruh, basitliği sever.

Yorgun ruh sendromu, aslında yeniden kendinle buluşma çağrısıdır.

Bir bitiş değil — bir dönüş yoludur.

Eğer uzun zamandır hiçbir şey hissetmiyorsan, belki de ruhun senden bir şey yapmanı değil, sadece duymanı istiyordur.

O yüzden bu yazıyı burada okurken, bir an dur.

Kalbine dön.

Belki sessizlikte, o çok özlediğin ses yeniden sana dönecektir.


SEVGİYLE

PB

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.